Kayıtlar

Aşk

Resim
 Acı bi gülümseme belirir suratta ve devam ederiz hayat denen sahneye. Roller herkes de değişken ama temalar aynı; kişiye göre nesneler ve zamanlar farklı. Kiminin aile kimisi ekmek derdi e ederken binbir hesaba değeri ne ki bu sergi.... Boşvermişlik belirir başrollerin suratlarına çünkü bilir; hayatta ki çigilerin en içindekilerin tavırları incitir zaten çizginin dışındakilerin kimi incidir? Hiç biri... Bu yüzden bir iki üç derken açılır perde ve işte sahnede... Tutacağı el arar aynı dertten muzdarip biraz da şehnaz hali pek ahnaz birde güzelse ah der buldum bu yaz... Sonra perdeler aralanır yakınlaşır iki başrol ve o an geri kalan herkes figüran kalmaz ki çizgide bir insan... Küçülür o çizgi iki kişiliktir artık giden ağam der geken paşam ama bir sen gitme yoksa olmaz yaşam.. Zaten gitmez o oluverir sana derttaş,arkadaş,sırdaş, arkadaş, yeri gelir fikirdaş olduruverir yamacında aş işte dersin bu bendeki hara ateş... Yanıma eş... Kalmaz o zaman hiçbir derde sesteş... Peki ya sah...

Buz balonu

Resim
Hayatım boyunca insanlar beni hiç şaşırtmadı... Her iyi dediğim insanda kötülük her kötü insanda iyiliği gördüm. Zaman geldi iyiliği fazla olana iyi kötülüğü fazla olana da iyi dedim, ama kimse bizim söylediğimiz gibi beyaz olmadı. İyi dedikçe inatla aksi tavırlarıyla vasıflarını eksiltti herkes. Kırdım her kırıldığımda, bazen ise sadece bahanelerin tümcelerine tebessüm ile kırıldım. Zamansızdı bazı zaman olanlar, gitmeler, gelmeler, başarılarla gizlenmiş başarısızlıklar.. her şerrin hayrı oldu sabrım. . Ve bir kış günü soğuğu gibiydi duyduğum her bir cümle. Kimisi veda, kimisi özlem yüklü, hepsi sıcacık bencilliğin ayazı.. Ve artık bencilliklerin buzlarında yürüyen Anlayışıma şaşırmayın. Kırdığım buzların seslerini seviyorum ben.. Sonu bahara gebe..

Seyyah

Resim
Bütün dünyayı dolaşır insan, ufacık bir tebessüm, minik bir aşk kırıntısıdır aradığı gönlündeki.. Her söze inanır oysaki vefasızdır insan. İnsandır çünkü, yaradılışı muazzam, hatalı sorumluluklar prensibinden oluşmuştur. Anlayışı zor kabulü kolay olamaz..  Bütün dünya sığar küçücük bir kalbin tam orta yerine. Dünyayı dolaşırken insanı keşfeder kişi.. Bundadır insanı bulamayıp dünyaya yönelmesi. Dağlarda gezinen bir arı misali dolaşır bütün çiçekleri. Aradığı sadece küçücük bir bala polen olacak heybeti tatlı sarı noktalar bütünü..  Dolaşır tüm doğayı görmez önündeki hazineleri.. Hazine ararken dönüşmüştür iskelete aynaya bakamaz olur artık. Doğar çizgiler yüzündeki yaşanmışlıklara ve tebessümleri simana. Çizgiler olmadan oluşmaz bir parça vefa,  oysaki bilmez insanlık zamanın kıymetini. Yaşanmışlık çizgilerinin dönüştürüp attığı sabrı öğrenir.  Nazına yenik düşen arı misali dolaşırken dünyayı kaybolur bulamadan aradığını. Bundandır seyya...

Kaza

Resim
Sisli bir havada yolculuktu hayat.. En fazla ilk 100 m. görüş açında gerisi ise afaki o da sis lambaların varsa şanslısın.  Hissettiklerin sis lambanın ışığıdır ve çoktan ötesi yoktur hayatta. Bugünü hatta şuanı var bütün ışıkların. Tahmin ettiğin durumlar ise gerçekliğin binlerce km. Ötesinde tam hüzne çarpmaya beş kala fark ediştir.. Ne çıkacağını bilmeden yürüyoruz ve yaptığımız seçimler yön veriyor hayatımıza...  Kimseyiz hayatta, karşıdan gelen arabaya mahkum aslında, herkes kendinden sorumludur ama yapacağı her hamle karşısındaki aracında hayatına mal olmaktadır. Ne yaparsak yapalım kısa mesafe kazalarında seçimlerimiz sebep veya engel olamaz, severken, öperken, nefret ederken, giderken, gelirken, hüzünde, sevinçte hepsinde aynı...  Atacağımız her adımda sisli bir satranç tahtası üzerinde olduğumuzu unutmadan atmak gerekiyor esasen, fakat ne mümkün bunu düşünmez insan. Asarız, keseriz hayatı en büyük rollerini oynarız lakin o yolda tek başına k...

ULTİMA FORSAN

Resim
Eski kilise saatlerinin kadranlarında “ULTIMA FORSAN” yazar. Anlamı : “Belki de sonuncusu” Hiç bitmeyecekmiş gibi görünen zamanın herkes için sonlu olduğunu gösteren Latince bir deyiş. Nedense yaşadığımız anın değerini ancak sonu düşündüğümüzde anlıyoruz. Bir çokları ise şimdiki zaman yerine dünleri yaşıyor. Hayatınızda bazı anlar vardır Birini öylesine özlersiniz ki rüyalarınızdan çıkarıp ona sarılmak istersiniz Mutluluk kapısı kapandığı zaman bir diğeri açılır; Fakat çoğunlukla kapalı kapıya O kadar çok bakarız ki Açılmış yeni kapıyı görmeyiz Dış görünüşe bakmayın aldatabilir. Zenginliği aramayın o bile solabilir. Sizi gülümseten birini arayın, Çünkü sadece bir gülümseme Karanlık bir günü aydınlatır. Yüreğinizi gülümsetecek insanı bulun. Ne istiyorsanız onun hayalini kurun; Gitmek istediğiniz yere gidin; Olmak istediğinizi olun, Çünkü sadece bir hayatınız var Ve bütün yapmak istediklerinizi yapmak için Bir şansınız var. Dilerim ki kendinizi iyi hissedebilmek için yeterince m...

Ah be Türkan abla..

Resim
Gitmeler mi zor dersin kalmalar mı? yoksa bütünüyle bakmalar mı? Zor olanlara o kadar odaklanmışız ki kolayları gözümüz görmez olmuş veya kolaylar o kadar basit ki artık zorluklarla baş etmeye etmeye alışmışız..  Böyle miydi eskiden sevmeler? Seviyorum demeler bu kadar kolay dökülebilir miydi dillerden?? Döküldü diyelim iki söz, bir davranışla bırakıp gitmeler var mıydı? Oysa herkes ben eski kafalıyım der ama bakarsın yaptıklarına bırakmalarına,vazgeçişlerine, emek vermeden yok olup gitmelere.. Bahaneler sarmış etrafımızı.. Güzel düşünmek değil miydi esas olan .. Güzel bakmak, güzel dilemek.. dibe vurmak yerine vuranı tutup sarmak sarmalamak.. Sahi neydi sevgi? Korkmalar vardı eskiden kırmaya .. Kelebeği incitmemek vardı..Bir eşya hemen atılmazdı eskiden önce onarmak vardı... Sahi neydi sevgi ?

Ruhum

Ve susyor gece;Oltaya gelen pişmanlıklarım,yorgun düşüncelerim ve örümcek ağı tutmuş yıldızımın üçgeninde... Adını şükranla andığım zaman,korsan kimliğine karşın giymiş zırhını,saniyelerin nefesini tutmuş, kendi var oluşunu tatmin etme eylemindeki labirentin ve bencil ruhumun esirinde.Ruhum mu?Kayıp... Çok koşup çok yorulmuş;ya tozu dumana katmış ya da tozu dumanı yutmuştur,kim bilir? Duyumsa bu gece beni diyor iyimser yanım. Kimyasal formülüm yok,hücrelerim aksak,soru işaretiyim ben. Acı çekerken gülen,gülerken acı çekenim;olgun bir çocuk,çocukça bir olgun,var ve yokum ben,iyi değilim,zorum...Saçmayım... İşte ben bu'yum. Peki soruyorum gece;Samimiyetsizliğe bürünmüş şeytanın içindeki bu pisliği sıksam,ayağını,saplantılarından azad etsem, kemirsem arzularını;bana,özbenliğimin gücünü vaat edebilir misin? Yoksa tutkularımı esir alan umutlarıma sarılıp giyotinleyecek misin? Şiirdeki gibi hayat beni deniyorsa başka bir iklimde;benim duru,vakur ve ürkek kalbimi bağışlar mıs...